Dünya

Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz: Batı'nın Son Çırpınışları

2025-03-22

Yazar: Ahmet

Hegemonik gerilemesi hızlanan Batı'nın ideolojik araçları, kullanılan aptalların raf ömürlerinin dolmasına neden oluyor. Özellikle ABD, kendi inşa ettiği küresel sistemle savaş açan çağdaş bir Don Kişot'a benziyor. NATO, BM, AB, IMF, Dünya Bankası ve diğer kurumların meşruiyeti artık tartışılıyor; Amerikan yönetimi bu kurumları sosyo-ekonomik, siyasi ve kültürel bir iç temizlik harekâtıyla işlevsizleştiriyor.

Bu bağlamda, Amerikan emperyal propagandasının önemli araçları olan USAID ve ABD Küresel Medya Ajansı USAGM'nin tasfiye kararının alınması dikkat çekici. Derin devletin Soğuk Savaş dönemindeki ön cephe savaşçıları olan bu kurumlar, savaş sonrası ABD'nin küresel imparatorluğunun dışındaki propaganda bakanlıkları işlevini sürdürdü. USAGM'nin tasfiye kararı, Voice of America, Radio Free Europe, Radio Liberty, Radio Free Asia ve Office of Cuba Broadcasting gibi yayınları etkileyecek.

Amerikan Başkanı Donald Trump, bu önemli propaganda aygıtlarının sesinin kısılmasını, "Amerikan halkının parasıyla solculuk propagandası yapmaya artık son veriyoruz" diyerek gerekçelendiriyor. Ancak, küresel reelpolitik gelişmeler Amerikan emperyal sisteminde değişime zor güçleri devreye sokuyor.

Birçok ülkedeki akademi, medya, siyaset ve sivil toplum örgütleri, ABD'nin bu emperyal kurumları tarafından finanse ediliyordu. Fakat artık deniz bitti, Batı kendi kibri ve nobranlığı altında çatırdıyor. Batı'nın çatırtısı, desteklediği vesayetçi zihniyetin savunucuları için de yolun sonunu gösteriyor. Nitekim, Batı'nın Çin ve Rusya'daki propaganda alanları neredeyse sıfırlandı.

Vesayetçi Batılı odakların Türkiye'deki faaliyet alanları da giderek daralıyor. FETÖ'den sonra PKK'nın da tasfiye aşamasına gelmesi bunun somut bir kanıtı. Hatta CHP'nin dışarıdan fonlanan vesayetçi zihniyetine karşı devlet yeniden format atıyor.

Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınması, Türkiye'nin emperyal güçlerin artık oyun sahnesi olmadığına dair bir ilan niteliğinde. Devletin kararlılığı ve Batı'daki sessizlik de bunun göstergesidir. Zira, başka zaman olsaydı Batı ayaklanırdı. Ancak artık İmamoğlu gibi isimlere arka çıkacak gücü yok.

Romanya'da, yalnızca Rusya yanlısı olduğu için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turundan zaferle çıkan Calin Georgescu'nun ikinci tura katılmasını engelleyenler, Türkiye'nin demokrasi ve hukuk sistemini yargılayacak mı? Şimdi Batı, daha seçimlere üç yıl varken kendini Cumhurbaşkanı ilan eden ve paralel devlet gibi davranan İmamoğlu'nu savunacak mı? Geçti o günler. Can derdinde olan Batı, ilk olarak kullanışlı aptallarını feda ediyor. İmamoğlu'nun trajikomik durumu, zamanın ve yerin yanlışlığından kaynaklanan bir Don Kişot hikayesi gibi. Bu noktada Adorno'nun "yanlış hayat doğru yaşanmaz" gerçeğini de göz ardı etmemek gerekiyor.