Ülke

Yeni Anayasa Çalışmaları: Gerçekten De Erdoğan'ı Kurtarmak mı?

2024-10-06

Yazar: Mustafa

"Bu Meclis, yeni bir anayasa yapamaz; yapmamalı da!" Bu cümle, anayasa hukuku konusunda bilgisi olan herkesi sert şekilde karşı karşıya getirebilir. Ancak, siyaset bilimi açısından, mevcut parlamentonun yeni bir anayasa hazırlama yetkisi yoktur. Mevcut durum, yasama yetkilerinin kısıtlanması ve denetleme güçlerinin zayıflatılmasıyla daha da netleşmiştir.

Yeni bir anayasa taslağı olarak öne sürülen bu projede, aslında amaç yalnızca Erdoğan'ı bir kez daha seçimlere taşıyacak bir yapının oluşturulmasıdır. Eğer anayasa değişikliği yapılırsa, Erdoğan, 2043 yılına kadar ülkeyi yönetme olanağına sahip olacaktır. Bu duruma gelindiğinde, siyasi figürler yaşlanacak- fakat bu, Erdoğan gibi figürler için endişe verici olmayacaktır.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un, "Bu Meclis yeni bir anayasa yapma hakkına sahip değildir" şeklindeki çıkışı, Türkiye'nin demokratik yapısını sorgulayan bir durum ortaya koymaktadır. Bu mecliste yapılan tartışmalar, somut bir anayasa değişikliği oluşturmayacaktır; verilen destek, sadece bir "kabul oyu" niteliği taşıyacaktır.

Yeni bir anayasa hazırlığının gerekliliği, yalnızca mevcut yasaların güncellenmesine değil, aynı zamanda toplumun demokratik taleplerinin de göz önünde bulundurulmasına ihtiyaç duymaktadır. Özgürlükleri sağlamayacak bir süreçten, yeni bir anayasa çıkması mümkün değildir. Bu bağlamda, ifade ve örgütlenme özgürlüğü konularında köklü reformlar gerçekleştirilmelidir.

Birçok kesime kapılar kapatılmışken, yeni bir medeni gelecek için ciddi adımlar atmak gerekmektedir. 1982 Anayasası defalarca değiştirilmesine rağmen, hala yeterince demokratik bir yapı sunmamaktadır. O yüzden, Türkiye'nin yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır fakat bu, demokrasiyi derinleştirecek bir çerçeve ile sağlanmalıdır.

Demokratik bir zemin oluşturulmadığı takdirde, sadece formalitelerle yeni bir anayasa yapmak, bu durumu çözmeyecek, aksine daha karmaşık bir hale getirecektir. Gerçek ihtiyaç, yalnızca yapı değişikliği değil, toplumun katılımını sağlayan ve bireylerin özgürlüklerini güvence altına alan bir sürecin başlatılmasıdır.

Sonuç olarak, yeni bir anayasa beklentisi, Erdoğan'ı kurtarmaya yönelik bir strateji olmaktan çıkarılmalı ve gerçek anlamda bir toplumsal dönüşüm sürecinin başlangıcı olmalıdır. Bir hukuk devleti için gereken demokratik normların oluşturulması, sadece kelimelerle değil, eylemlerle de desteklenmelidir. Keyifli günler...