Ülke

Yenidoğan Çetesi Davası: Şok İddialar ve Bakanlıkların Tepkileri!

2024-11-18

Yazar: Mustafa

Yenidoğan çetesi davası İstanbul'da başladı. Bu dava, Türkiye tarihinde yaşanan en büyük sağlık skandallarından biri olarak değerlendiriliyor. Dava kapsamında 47 sanık yargılanıyor ve ilk duruşmada tutuklu 22 sanıktan 19'u hazır bulundu. Duruşma, Bakırköy Adliyesi'nde gerçekleşti ancak mahkeme salonunun yetersiz olması nedeniyle konferans salonuna alındı.

Mahkeme sürecinde bazı gazetecilerin ve avukatların duruşma salonuna alınmaması nedeniyle gerilim yaşandı. Avukatların duruşmaya katılmasının engellenmesi, çeşitli protestoları beraberinde getirdi. Duruşmanın ardından mağdur ailelerin durumu da dikkat çekti; çoğu müdahillik talepleri kabul edilmedi.

Tutuklu sanıklardan Fırat Sarı, mahkeme sırasında aylık gelirinin 400 bin TL olduğunu açıkladı. Diğer sanıklardan hemşire Doğukan Taşçı ise, ilaç satışı gibi usulsüzlükleri kabul ederek, "kasten öldürme" iddialarını reddetti. Sarı, hastalarının bakımına dair eleştirilerde bulunduğunu belirtti.

Savcılar, sanıkların bebek ölümlerine neden olduğunu ve haksız kazanç sağladıklarını iddia ediyor. İddianame, İstanbul'da bir dizi özel hastaneden sorumlu olan kişilerin, bebekleri gereksiz yere yoğun bakıma alarak devletten yüksek ödemeler aldığını öne sürüyor. Bu süreç, SGK ve devletin ustaca yürütülen bir dolandırıcılık şeması hakkında ciddi suçlamalar içeriyor.

Dava, 22 Ekim'de yayınlanan iddianameye göre, 1399 sayfalık bir belgelendirme ile mahkemeye sunuldu. İddianame, 10 bebeğin hayatını kaybettiği olayları da ayrıntılı olarak içeriyor ve sağlık sistemindeki yolsuzlukları çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu konunun takipçisi olacağını belirterek, masum bebeklerin hayatıyla oynayanların cezalandırılmasını sağlamak için kararlı olduğunu ifade etti. Sağlık Bakanı Kemal Memioğlu ise, skandalın ardından düzenlenen operasyonla çetenin çökertildiğini açıkladı.

CHP ise, skandalın çıkmasının ardından memuriyet ve siyasi hesap verebilirlik çağrısında bulundu. Söz konusu sağlık skandalının, sadece Türkiye'de değil, uluslararası düzeyde de yankı uyandırması bekleniyor. Sağlık sektöründe yaşanan bu tür durumlar, halkın güvenini zedeleyen ciddi bir meseledir. Eş zamanlı olarak, halk sağlığı ile ilgili görülen bu tür yolsuzluklar, hem hükümetin hem de sağlık kurumlarının denetimini ve hesap verebilirliğini sorgulatıyor.

Davanın detayları ilerledikçe, kamuoyunda nasıl bir etki yaratacağı ve sorumlu kişilerin cezalandırılması yönündeki süreç merakla bekleniyor. Herkes için sonuçları merak edilen bu dava, Türk sağlık sisteminin geleceği açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.