
Yezid'in Zulmü ve Kerbela'nın Acıları: Tarihin Unutmadığı Bir İhanet
2025-03-16
Yazar: Mehmet
Giriş
Bulutlar mâtam donunu giyer; yağmur, gamıyla tufan koparır. Gökler mâteme boyanır, gün karalar giyer ve ay parlaklığını kaybeder. Gökler boyandığı mateme, güneş ve ay hasretle yüzünü yırtar; yer ve gök ağlar. Feleğin beli bükülür ve yıldızları dökülür. Hz. Hüseyin'in şehit edilmesine deryalar açılırken, akarsular taşarla dövünür.
Zalim Yezidlerin Tarihi
Zalim Yezidlerin mazlumlara hayatı dar eden tarihi yeni değil. Bu tarih, Şam Valisi Muaviye döneminden bu yana güncelliğini korumakta. Bugün de Emevi kalıntısı Yezid artıkları, Suriye’de masum Alevi halkına Kerbela’yı yaşatmaya devam ediyor. Zalimin zulmü ile baş edemeyen canlar, tüm dünya halklarından medet bekliyor.
Emevi Devleti Dönemi
Emevi Devleti Dönemi'nde (661-750), Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt’in İslam inancının uygulamalarından uzaklaşan ve kendine özgü siyasi İslam kültür anlayışı egemen kılındı. Günümüzde de benzer şekilde birçok ayrışmanın ve mezheplerin doğduğu son derece kritik ve katliamlarla anılan bir dönemdir.
Kerbela ve Yezid'in Zulmü
680 yılında Emevi hanedanı İslam Halifesi zalim Yezid, iktidarının egemenliği uğruna, Kerbela’da Hz. Muhammed’in torunu Hz. Hüseyin ile 72 mazlumu katletti. Yezid, Ehl-i Beyt’e ve yol arkadaşlarına bir yudum suyu dahi yasaklamıştı. Susuzluktan dudakları çatlamış, dilleri kurumuştu; içlerinde yalnızca güçsüzlük ve mahzunluk kalmıştı.
Suriye'deki Alevi Halka Uygulanan Zulüm
Bugün Suriye’de Aleviler bir yandan katledilirken diğer yandan aç susuz bırakılarak ölüme terk edilmektedir. Ancak yine de Cihatçı Selefi Hey'et-ul Tahrir, Şam (HTŞ) iktidarına boyun eğmemektedirler; canları pahasına da olsa... Aleviler 'Dar’da… Aleviler sahipsiz… Aleviler yurtsuz… Yine de teslimiyet yok, biat yok…
Tarihteki İhanetler ve Günümüzdeki Durum
İslam düşmanı Muaviye’nin annesi Hind bint Utbe, İslam Peygamberi Muhammed Mustafa’nın amcası Hz. Hamza’nın bedenini yararak kalbini yemişti; bugün de aynı soyun soysuzları Suriye’de Alevilerin bedenini parçalayıp zulümlerine devam ediyorlar.
Selefi HTŞ'nin Zulmü
Selefi HTŞ teröristleri Alevilerin evlerini yağmalıyor. Kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk demeden hepsini katlediyorlar. Sokaklar kan gölü… Katledilen canların bedenleri yol kenarlarında… Toplu mezarlar içinde canlar...
Hayatta Kalma Mücadelesi
Hayatta kalmaya çalışan insanlar sığınacak yer arıyorlar… Çareyi dağlara, ormanlara sığınmakta buldular. Ama bu kez HTŞ canileri ormanları da ateşe vererek katliamlarını sürdürüyorlar.
Dünya Halklarına Sesleniş
Eğer dünya halkları, gelişmiş sözde demokrasinin beşiği devletler tarafından harekete geçmezse, açlık ve susuzluk nedeniyle, susuzluğun Kerbela’sında savaşlar, göçler ve ölümler artacak ve insanlık acısı daha da vahim bir hal alacaktır.
Yezidlik ve Masumların Kıyımı
Yezidlik; ‘Masum Paklar’a, kadınlara, yani insanlığa zulmediyor! “Masum Paklar” en büyüğü 7 yaşında, en küçüğü de Fatma Ana’nın rahminde Halife Ömer’in tekmesiyle can veren Hz. Muhsin’in Emevi zihniyeti tarafından zalimce ve hunharca katledilmesini ifade eden bir makamdı. Yani zalimin zulmüyle kıyılan bebeklerin, çocukların masumiyetini anlatır.
Çocukların Masumiyeti ve Zulümler
Bugünün Kerbela ile ilgili dünyasında çocukların masumiyeti ve kadınlar, Cihatçı Selefi teröristlerinin saldırılarıyla karşı karşıya. Günümüzde dünyanın her yerinde çocuklara yönelik istismar, cinsel şiddet, çocuk emeğinin sömürülmesi ve çocukların temel haklarından mahrum kalması yaşanıyor.
Kerbela'nın Anlamı
Çünkü Kerbela halen yaşıyor! 680 yılında Kerbela’da Ehl-i Beyt’in çocukları, kadınları ve Şah Hüseyin’in yol arkadaşları susuz bırakılarak katledildi. Kerbela’nın bir mekânı yoktur; zalim ve zulüm, hangi kara parçasında var ise orası Kerbela’dır.
Küresel Yezidlik ve İnsanlık
Küresel Yezidlik vahşet, savaş ve şiddetle iktidarlarını sürdürüyor. İmam Hüseyin’in zalimlerin zulmü karşısındaki boyun eğmeyen duruşunu ve her nerede gam, keder, acı, zulüm yaşanıyorsa oranın Kerbela olduğunu unutursak, bugün küreselleşen emperyalist dünyada “Kerbela’ya” benzer zulümlere, vahşetlere duyarsız kalırsak insanlığımıza yabancılaşırız. Zalimin zulmünü kanıksarız.
Son Söz
Tüm dünya insanlığına sesleniyorum, gelin Suriye’deki masum ve mazlum canları kıydırtmayalım. Bu dünya hepimize yeter de artar…