
Avrupa'nın Korkunç Gerçekleri
2025-03-18
Yazar: Ayşe
Avrupa'nın siyasi liderleri, demokratik egemenliğin ayaklar altına alındığı günümüzde hâlâ özgürlük, adalet, eşitlik ve bağımsızlık gibi kavramlardan bahsedebiliyorlar. Ancak, bu sadece bir illüzyon. Kolonyal geçmişi ve soykırım politikalarıyla bilinen İsrail ile emperyalist Amerika'nın etkisi altında, Avrupa'nın liderleri aslında çıkarlarını korumak için büyük bir oyun oynamaktadırlar.
Bugün, 500 milyonluk bir nüfusu temsil eden Avrupa, ABD ve Rusya arasında hayati bir jeopolitik denge sağlamaya çalışıyor. Ancak, Avrupa'nın korkak ve çıkarcı tavrı, jeopolitik konumunun giderek daha da zayıflamasına yol açıyor. Ukrayna krizi çerçevesinde yapılan toplantılar, aslında bir tepki gösterme çabasından çok, ABD ve Rusya'nın çizdiği yol haritasına uymaya yönelik hamlelerden ibaret. Avrupa'nın bu durumu, tarihi boyunca yaşadığı denge sorunlarının tekrar baş gösterdiğini gösteriyor.
Tarih boyunca, özellikle 1945 Yalta Konferansı'ndan bu yana, Avrupa'nın politikası büyük güçlerin taleplerine yanıt verme üzerine şekillendi. Günümüzde, dünya dinamikleri değişirken Avrupa yine eski efendilerinin etkisi altında kalmaya devam ediyor. ABD, Rusya'yı Ukrayna'da yenemezse yeni bir "Yalta Düzeni" kurulacağına dair tahminler güçleniyor. Bu, Avrupa'nın asıl mücadelesinin sadece bir cephede olmadığını, bizzat kendi varoluş mücadelesi olduğunu gösteriyor.
Ukrayna Savaşı, Batı'nın birlik olamadığını, dolayısıyla kaybettiğini sadece göstermiyor; aynı zamanda gelecekteki uluslararası düzenin de nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları veriyor. Zira geçmişte Napolyon ve Hitler'e karşı kazanılan zaferlerin arkasındaki en büyük etken, Batı ülkelerinin bir araya gelerek ortak hareket etmeleriydi.
Artık, tarihi empati ile yeniden şekillendirmenin zamanı geldi. 1814'te Viyana Kongresi'nde olduğu gibi ya da 1945'te Yalta'da, yeniden bir güç dengesi kurulmalı. Ancak bu kez Avrupa'nın her kesiminden insiyatife ihtiyaç var. Bu saatten sonra Avrupa’nın kurtuluşu, sadece askeri güce değil, aynı zamanda uluslararası iş birliğine dayalı stratejik bir akılla gerçekleşebilir. Postmodern dünyanın hayal dünyasında kaybolan Avrupa, ciddi bir yüzleşme sürecine girmeli.