Dünya

Dünyanın Dev Ekonomileri İz Peşinde: Krizin Peşinden Koşarken Hangi Çareleri Bulacaklar?

2025-04-06

Yazar: Ahmet

Amerika Birleşik Devletleri'nde tartışmalar sürerken, sosyolog ve ekonomi tarihçisi Immanuel Wallerstein'ın 2008 ekonomik krizi esnasında yaptığı tespitler tekrar gündeme geliyor. Wallerstein’a göre, kapitalizm bir sistem oluşturmakta zorlanıyor, bu tarafından da kargaşanın temelleri atılmış durumda. Bugün, büyük devletler ticaret savaşları içinde hayatta kalmak için çeşitli çözümler arayışında.

Sistem Dengesini Yitirdi: Kriz Sonrası Tablo

Wallerstein, 21. yüzyılın ilk yıllarında yaşanan gelişmeleri, Avrupa’da feodalizmin sona erdiği 16. yüzyıldaki olaylarla bağdaştırıyor. Ancak tahminleri hem umut verici hem de endişe verici. Wallerstein, bireylerin eylemleriyle geleceği etkileme fırsatını yakaladığını vurgularken, bunun aynı zamanda belirsiz sonuçlarını da beraberinde getirebileceğine dikkat çekiyor. “Lakayıt bir sistem içinde yaşıyoruz ve artık dengede kalmanın imkanı kalmadı,” diyor.

2008 krizinin patlak vermesiyle birlikte ABD ve diğer Batılı hükümetler, kendi kendini denetleyebilirliğin sona erdiği bir süreçte, serbest piyasa ilkelerini ihlal ederek müdahale etmek zorunda kaldılar. Yüzlerce banka ve finans kuruluşu, devlet yardımlarıyla krizden kurtarılmaya çalışıldı. Bugün, bu derin darboğaz, geçmişten gelen köklü sorunların bir devamı olarak karşımıza çıkıyor.

Bölgesel ve Küresel Gelir Dağılımı

Öte yandan, ABD’de 2023 itibarıyla kamu borcunun 36 trilyon dolara çıktığı ve cari açıkların rekor seviyelerine ulaştığı görülüyor. Bu ekonomik sıkıntılar, uluslararası dinamiklerin nasıl şekillendiği üzerinde önemli bir etki oluşturuyor. Trump adminstrasyonunun başladığı dönemde alınan önlemler, birçok sosyal ve ekonomik sorunun da üstesinden gelemeyeceğini gösteriyor.

Çatışmalar ve Çözüm Arayışları

Neoliberal politikaların etkisi altında kalan Amerikan hükümeti, sınırları zorlayarak yeni bir denge arayışına girdi. Bugün, Trump’ın başlatmış olduğu ticaret savaşları ile birlikte, ABD içinde büyük yarılmalar meydana geldi. İşçi sınıfları arasındaki hoşnutsuzluk, Trump’ın gümrük politikalarıyla daha belirgin bir hale geldi. Wallerstein’ın öngördüğü gibi, mevcut krizin siyasi sonuçları, yalnızca büyük şirketlerin ve devletlerin değil, aynı zamanda halkın da yaşadığı bir dönüme doğru evrilmekte.

Gelecek Ne Getirecek?

Bugün, Wallerstein’ın daha önce işaret ettiği gibi politik kaosların içinden nasıl bir sistem çıkacağı belirsizliğini koruyor. Ancak, gittikçe derinleşen bu krizler, hem yerel hem de küresel ölçekte yeni dinamiklerin, iş modellerinin devreye girmesine neden olabilir. Özellikle yüksek teknoloji ve uzay araştırmaları alanında ABD’nin mücadele ettiği güç dengeleri de bu bağlamda oldukça kritik bir rol oynayacak.

Uluslararası ilişkiler ve ekonomi alanında yaşanacak değişimler, ilerleyen yıllarda global güce dair yeni bir denge tesis edebilir. Amerika’nın bu yeni ortamda ne tür bir rol üstleneceği ise belirsizliğini sürdürüyor. Küresel sistemin yönü, bu yeni rekabet ortamında nasıl şekillenecek? Bunu sadece zaman gösterecek.