İsviçre'de bir müzeden çalınan bir Çin vazosu, Londra'da bir komedyenin evinde gerçekleştirilen silahlı saldırı ve Kent şehrinde lüks bir apartman dairesinde düzenlenen soygun... Bu olaylar birbirlerinden bağımsız gibi görünse de, aslında polislerin 6 yıllık bir soruşturmasının sonuçlarını bir araya getiren etkin bir soruşturmanın parçasıydı.

Thames Nehri kıyısında yapılan aramalarda bulunan bir tablet, bu üç olayı birleştiren ipucunu sağladı. Tablet sayesinde, İngiltere'nin en tanınmış silahlı soyguncularından birinin, planlı bir şekilde üç kişinin cinayeti için hazırlık yaptıkları tespit edildi. Olay ile ilgili üç kişi gözaltına alındı ve adalet sistemine teslim edildi.

2019'un Kasım ayında, Thames kıyısında arama yapan polis ekipleri, tabletin kumların 5 santimetre derinliğinde gömülü olduğunu keşfetti. Adli bilim uzmanları, cihazı temizleyip SIM kartı açmayı başardıklarında, hala işlevine devam ettiği gözlemlendi. Karttaki arama geçmişini inceleyen polis, Louis Ahearne, Stewart Ahearne ve Daniel Kelly'nin dosyasında suç delilleri elde etti. Üstelik, bu üçlü İsviçre'deki soygunda da görev almıştı.

Polis Amiri Matthew Webb, "Bu durum beni düşündürüyor: Yakalanmalarının sebebi, yapmış oldukları gaflar mı yoksa yakalanmayacakları konusunda bu kadar rahat davranıyorlardı mıydı?" şeklinde bir değerlendirmede bulundu.

Yalnızca bir ay önce, 11 Temmuz 2019'da Woodford'da, zengin bir mahallede gerçekleştirilen silahlı saldırıda, ünlü komedyen Russell Kane'in evinden altı kurşun ile birinin vurulması, bu çetenin dikkatleri üzerine çekmesine neden olmuştu.

Olayın detaylarında, kurşunlardan birinin kurbanın parmağını kopardığı, diğerinin ise boğazından girerek omurgasına saplandığı tespit edildi. Saldırının ardından polisi harekete geçiren bir görgü tanığı, kaçan şüphelinin bir araca bindiğini ifade etti.

Bu çetenin geçmişi ise oldukça karanlık. 2006 yılında, Ahearne kardeşler ve diğer çeteler, Kent'in Tonbridge kasabasında Securitas deposunu soygun yapmışlar ve toplam 53 milyon sterlin değerinde parayı çalmışlardı. Soyguncular, yakalanma korkusuyla Fas'a kaçmış, fakat sonunda yakalanmışlardı.

Cenevre'de bir sanat müzesine yönelik yaptıkları soygunda, nadir eserlerden oluşan bir koleksiyonu çalmayı başardılar. Ancak, sonrasında güvenlik kameralarına yakalandılar. Çaldıkları eserlerle birlikte gitmeye çalışırken bile izlerini bırakmaktan kaçamadılar.

Olayların tüm detayları, Thames Nehri'nde bulunan tabletin bulunması ile aydınlatıldı. Tabletin işlevini kaybetmiş olmasına rağmen, içerdiği bilgilerle çetenin suç bağlantıları ortaya çıkarıldı. Bu gelişmeyle birlikte, üç şüpheli de adaletin önüne çıkarılacak.

Polis, "Bu olayda kazı yaptıkça daha fazla delil buluyoruz. Bu yalnızca bir başlangıç. Arkasında birçok gizem barındırıyor," dedi.

Bakalım bu gerçekler, daha fazla insanı suç dünyasından alıkoyacak mı? Tüm bu olayların sonucunda, adaletin yerini bulması ise herkesin gözünde açığa çıkan bir gerçeklik.