Arabesk müziğin unutulmaz ismi Ferdi Tayfur, 2 Ocak’ta tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu. Onun için düzenlenen cenaze ve anma törenleri, binlerce hayranın katılımıyla adeta bir insan seline dönüştü. Ferdi Tayfur’un efsane şarkılarına hayranlık duyan insanlar, gözyaşları içinde onu son yolculuğuna uğurladı.

Ferdi Tayfur’un vefatı, insanların tanımadıkları bir ünlüye nasıl bu kadar hayran olabildikleri sorusunu gündeme getirdi. Örneğin, müziğine, oyunculuğuna veya spor takımına derin bir bağ hisseden insanlar, tanıdıkları ya da tanımadıkları bu figürlere aşırı bir sevgi duymaktadırlar.

Bunun ardında yatan psikolojik nedenleri Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş ile konuştuk.

Ünlülerle olan ilişki kimi zaman bağımlılığa dönüşüyor

Ateş, bu aşırı sevginin altında bazı psikolojik sendromların yattığını belirtiyor. "Para-sosyal ilişki" olarak adlandırılan durum, kişinin tanımadığı bir ünlü ile tek taraflı bir bağ kurması anlamına geliyor. İnsanlar, bu bağ aracılığıyla ünlünün başarılarından kendi yaşamlarına dokunuşlar bulmaya çalışıyorlar.

Bir başka önemli sendrom olan "idolizasyon" ise bir figürü idealize etme eğilimimizi içeriyor. Genç bireyler, hayran oldukları sanatçılar ya da sporcular aracılığıyla kendi kimliklerini oluşturma arayışında olabilirler. Bu, zamanla kişinin hayatında derin bir anlam kazanabilir.

Hayranlık ve aidiyet duygusu

Araştırmalar gösteriyor ki, insanların hayranlık duydukları kişilerle kurdukları bağ zamanla bir aidiyet duygusuna dönüşebiliyor. Bir diziye ya da spor takımına aşırı bağlanmak; bir gruba ait olma hissini güçlendirirken, aynı zamanda bireylerde kimlik geliştirme süreçlerini de olumlu yönde etkileyebiliyor.

Ancak, bu durum tehlikeli bir boyuta da dönüşebilir. Özellikle genç bireyler, kendi kimliklerini oluşturmakta zorlandıklarında, hayranlık duydukları figürlerle özdeşleşebilirler. Bu aşırı özdeşleşme, kişinin gerçek hayattan kopmasına yol açabilir.

Fanatizm ve aşırı hayranlık

Futbol gibi takımların aşırı hayranlıkla desteklenmesi, fanatizm kavramını beraberinde getiriyor. Takımın kaybı durumunda yaşanan olumsuz duygular, kişinin öz saygısını zedeleyebilir. Berkay Ateş, "Bir spor takımının başarısı, taraftarın kendi bireysel başarısı gibi algılanabilir ve bu da tehlikeli bir durum yaratır" diyor.

Sonuç olarak, tanımadığımız kişilere hissedilen aşırı sevgi ve hayranlık, derin ve karmaşık bir psikolojik yapı ortaya koyuyor. Bu durum, bir yandan kişisel kimliğimizi geliştirebilirken, diğer yandan sağlıksız bir bağımlılığa dönüşme potansiyeline de sahiptir.

Hayranlık ve sevgi, insanları bir araya getiren güçlü duygulardır; ancak bu duyguların kontrolsüz bir hale gelmesi, bireyin hayatını olumsuz etkileyebilir.