
Özdemir İnce'nin Vasiyeti: Bir Şairin Son Sözü!
2025-03-28
Yazar: Mustafa
Özdemir İnce, edebiyat dünyasında köklü bir iz bırakmış bir şair olarak yaşamını kaleme aldığı eserlerle özetledi. 1950 yılından bu yana şiir yazan İnce, eserlerini uzun yıllar boyunca geliştirmiş ve zamana karşı bir duruş sergilemiştir. Şiirlerinde çevirmenlik görevini yerine getirirken, titizlikle seçtiği şairlerin eserlerini Türkçeye kazandırmış, ancak Rimbaud'dan sonra şiir yazmayı bırakmış ve kendine verdiği görevi tamamladığını belirtmiştir.
Üniversite hayatının getirdiği akademik zorlukları aşmak için dört kuramsal kitap kaleme almış; bu kitaplar, edebiyatın derinliklerine dair kayda değer içeriklere sahipti. Ayrıca, deneme türünde de eserler vermiş, ancak bu eserleri ile kendini deneme yazarı olarak görmemiştir. Çünkü, gerçek bir şiir yazma sürecinin çırılçıplak bir soyunmayı gerektirdiğini düşünmüştür.
2000 yılında gazete yazarlığına başlayan Özdemir İnce, şiir ve yazarlık arasında bir denge kurmuş, iki farklı dünyada kendini var etmeyi başarmıştır. 1971-1977 yılları arasında yaşadığı bir suskunluk dönemi, Ankara'da gözaltına alınmasıyla başlamış; bu süre zarfında yazmaya ara vermek zorunda kalmıştır. 1977'den sonra yeniden kaleme sarılan İnce, tam 50 yıl boyunca yazdığı şiirler ve sözler ile zengin bir edebiyat mirası bırakmıştır.
Şiir yazmayı sonlandırdığını ve nedenlerini açıklayan İnce, bu süreçte yaşadığı duygusal yoğunluğun altını çizmiş ve yazmayı sürdürmenin kendi yaratıcılığına zarar vereceği korkusundan bahsetmiştir. Özdemir İnce, şiirlerin kendisi için bir varoluş biçimi olduğunu ifade ederek, bu eserlerin kendi yaşamının en samimi yansımaları olduğunu belirtmiştir.
Kariyerinin sonlarına yaklaşırken, Fransız Vietnam gazisi ve film yönetmeni Pierre Schoendoerffer'in yazıp yönettiği 'Diên Biên Phu' filminin onun için ne kadar anlamlı olduğundan bahsediyor. Hayatı boyunca birçok eseri Türkçeye kazandıran İnce, bunun yanı sıra yaşamının sona erdiği günle ilgili özel isteklerini de kaleme almıştır.
Ölümünden sonra dini bir tören istemeyen İnce, cesedinin yakılmasını ve kültürel mirası olan müzik eşliğinde denize serpilmesini arzuladığını belirtmiştir. Yazı masasında bıraktığı metinler, el yazmaları ve yayımlanmamış eserlerinin akıbetini merak ettiğini dile getirirken, sanatın ve edebiyatın kalıcı etkisini vurgulamıştır.
Son olarak, bu vedası ile yıllar geçse de edebiyat dünyasında varlığını devam ettireceğinin mesajını vererek, genç kuşaklara ilham kaynağı olmayı sürdürecektir. İnce’nin kaleme aldığı eserler, onun hayatı ve şiiri arasında dans eden bir diyalektikte önemli bir yer tutmaktadır.