Dünya

Savaşın Sıfır Noktası: Hürmüz Boğazı

2024-10-06

Çarşamba gününden bu yana İsrail’in İran’a yapacağı misillemenin ne olacağı konu ediliyor. Bu konuda birçok senaryo yazılmakta; bazıları bölgesel bir savaşın kaçınılmaz olduğunu, bazıları ise dünya savaşı tehdidinin devrede olduğunu öne sürüyor. Özellikle İran'ın nükleer silahlara sahip olup olmadığı konusunda net bir bilgi olmaması, endişeleri daha da artırıyor.

Hürmüz Boğazı, jeopolitik anlamda kritik bir konumda bulunuyor. Dünyada deniz yoluyla taşınan petrolün üçte biri ve Rusya-Ukrayna savaşı sonrası dondurulmuş gaz talebinin beşte biri bu boğazdan geçiyor. İran’ın yanı sıra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Irak gibi ülkelerin petrolü de buradan dünyaya ulaşıyor. Katar’ın doğalgazı ise neredeyse tamamen Hürmüz Boğazı üzerinden çıkarılıyor.

1980’lerdeki İran-Irak Savaşı’ndan bu yana Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi sürekli gündem de. Boğazın en dar yeri 50 kilometre genişliğindeyken, ağır yük gemilerinin geçiş koridoru sadece 10 kilometre. İran, Hürmüz Boğazı'nı mayın döşeyerek kapatabilir, belirli gemilere füze saldırıları düzenleyebilir veya en dar noktada kendi gemilerini batırarak tamamen trafiği durdurabilir.

Eğer İran böyle bir adım atarsa, bu durum küresel bir ekonomik sarsıntıya neden olabilir. Pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşının ardından zaten yükselen enflasyon, bu tür bir krizin tetiklemesiyle daha da kontrolden çıkabilir. Enerji maliyeti, dünya genelinde kritik bir öneme sahip; bu nedenle İngiltere Merkez Bankası Başkanı, gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini belirtti.

Ayrıca, ABD Başkanı Biden’ın İsrail’e yönelttiği 'İran’ın petrol tesislerini vurmayın' çağrısı, bu durumu daha net bir şekilde ortaya koyuyor. Batı, İran rejiminin tek gelir kaynağı olan petrol tesislerinin vurulması durumunda Hürmüz Boğazı’nı kapatarak küresel ekonomiye darbe vurma ihtimalini ciddi bir tehdit olarak değerlendiriyor.

Bununla birlikte, Netanyahu’nun bir ay sonra yapılacak seçimlerde ABD Başkanını da belirleyecek bir isim olduğu konuşuluyor. İran’ın petrol tesislerine saldırması ve enerjinin fiyatlarının uçması, Demokrat aday Kamala Harris’in başkanlık hayallerini suya düşürebilir. G-7 ülkelerinin İsrail üzerindeki baskıları da Netanyahu’yu petrol tesislerine saldırmaktan vazgeçirebilir; bu ise Batı’nın Şeria’daki işgali görmezden gelmesini gerektirebilir.

Şu anda ABD’nin süper güç konumu azalmaya doğru gidiyor, ancak bu çöküşün sonuçları uzun yıllar devam edecek ve binlerce masum insan hayatını kaybedebilir.

Sonuç olarak, algı ve gerçek arasındaki fark, giderek daha fazla önem kazanmakta. İnsanların korktuğu şeyler genelde büyük yırtıcılar olsa da, aslında sivrisinekler, virüsler gibi daha küçük tehditler, dünya genelinde milyonlarca insanın ölümüne sebep oluyor. Türkiye’deki iç cephe tartışmalarında da bu algının ne kadar önemli olduğu göz önünde bulundurulmalı ve kana virüs bulaşmasını engellemek üzere bir farkındalık oluşturulmalıdır.