Bilim

Türkiye'deki Bu Volkan Uyanabilir! Magma Odaları Derinlere İnerek Büyük Tehlikeler Oluşturuyor...

2024-10-04

Antik dönem tarihçisi Strabon'un "Geographika" adlı eserinde "Katakekaumene" (Yanık Ülke) olarak tanımladığı Kula-Salihli Jeoparkı, tarihi ve doğal zenginlikleriyle dikkat çekmektedir. Türkiye'nin UNESCO dünya mirası listesine kayıtlı tek jeoparkı olan bu alan, volkanik yapıları ve lav akıntılarının yarattığı "kaya denizleri" ile bilim insanları için kâinatta gerçek bir laboratuvar niteliği taşıyor.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nin öncülüğünde yürütülen TÜBİTAK destekli bir projede, 12 bilim insanı Kula ve çevresindeki bölgelere özel tasarlanmış 15 adet "sismometre" yerleştirdi. Bu sayede, yerin 5 ile 30 kilometre derinliklerinde yer alan 8 magma odası tespit edildi.

Bilim insanlarının belirttiğine göre, en büyük magma odası yer yüzeyine yaklaşık 5 kilometre derinlikten başlayarak genişleme göstermektedir ve bu durum, bölgedeki jeolojik hareketler ya da depremlerle tetiklenerek volkanik patlamalara yol açma potansiyeli taşımaktadır.

MAGMA ODALARI 30 KİLOMETRE DERİNLİĞE KADAR UZANIYOR

Projeyi yöneten Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özgür Karaoğlu, araştırma sürecince farklı jeofizik yöntemler kullanarak buralardaki magma odalarının tespit edildiğini belirtti. 10 bin kilometrekarelik alanda, Demirci, Selendi, Salihli ve İzmir'in Kiraz ilçesini de kapsayan bir çalışma yürütüldü.

Prof. Dr. Karaoğlu, "Bölgedeki magma odalarının yerleri, boyutları ve derinlikleri üzerine önemli veriler elde ettik ve bu magma odalarının yeniden faaliyete geçmesi halinde çıkabilecek potansiyel tehditlerin farkındayız. Faaliyet sürecinde aktif fay hatlarının da deprem tetikleme riski bulunuyor," şeklinde konuştu.

Son Faaliyet 4 Bin 700 Yıl Önce Gerçekleşti

Karaoğlu, bölgenin 2 milyon yıllık volkanik geçmişe sahip olduğunu ve son volkanik aktivitenin yaklaşık 4 bin 700 yıl önce gerçekleştiğini ifade etti. Tespit edilen magma odalarının aktif durumu ve derinlikleri, yine olası patlamalar için bir işaret niteliği taşıyor.

GELİŞMİŞ TEKNOLOJİLERLE DERİN İNCELEMELER

Ankara Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bülent Kaypak, yürütülen projeyle yaklaşık 3 bine yakın küçük deprem kaydettiklerini ve bu verileri kullanarak magma odalarının yer altındaki detaylı haritalarını oluşturduklarını bildirdi. Yapılan bu çalışmanın, Türkiye'de bu alanda yapılan ilk örneklerden biri olduğunu vurguladı.

"Bu çalışmanın hem bilimsel hem de ekonomik açıdan birçok faydası olacak. Özellikle, jeotermal enerji araştırmalarına önemli katkılarda bulunabilir," diyen Kaypak, projeden elde edilen sonuçların, yer altının potansiyel kaynaklarının kullanımı konusunda Türk bilim dünyasına büyük katkı sağlayacağını belirtti.

Sonuç olarak, bu jeolojik araştırmalar, volkanik aktivite riski altında olan Türkiye için büyük bir uyarı niteliği taşıyor. Hem bilim insanları hem de yerel halk için bu durum, dikkatle izlenmesi gereken bir tehlike olarak öne çıkıyor. Türkiye’nin geleceği açısından bu volkanların bir gün yeniden uyanması, elbette ki büyük etkiler yaratabilir!