Z kuşağı, yani günümüzün üniversite öğrencileri, teknolojinin içine doğmuş ve yaşamlarını büyük ölçüde dijital platformlarda inşa etmiştir. Ancak bu kuşağın bir özelliği de eğitim hayatları boyunca uzun metinler yazma alışkanlığı kazanmamış olmalarıdır. Akademisyenler, Z kuşağının üniversite seviyesine gelmiş olsalar bile düzgün bir el yazısı yazamadığını ve kendilerini uzun metinlerle ifade edemediklerini belirtiyor. Bununla birlikte, üniversite öğrencilerinin kendilerine has ifade biçimleri olduğu ve aslında başta iletişim olmak üzere, farklı kuşaklar arasında anlaşmazlıkların çıkabileceği görüşü de dile getiriliyor.

Nedret Kılıçeri'nin Gözlemleri

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nedret Kılıçeri, üniversite öğrencilerinin yazılı ifadelerinin oldukça okunaksız olduğunu ifade ediyor. Kılıçeri, "Öğrencilerin yazıları ya çok büyük ya da çok küçük harflerle yazılıyor. Özellikle 'o' ve 'b' harflerinde çok fazla hata gözlemliyorum. Bu durum, onların el yazısı eğitiminin zayıflamasıyla alakalı," diyor.

Öğrencilerin birçoğunun yazılı anlatımlarında kendilerini yeterince ifade edemediklerini vurgulayan Kılıçeri, sosyal medya kullanımının bu durum üzerinde etkili olduğunu düşünüyor. Uzun cümleler kurmaktan kaçınan gençlerin, çoğu zaman bağımsız cümleleri alt alta koyarak paragraf yazdıklarını aktarıyor.

Sözlü Anlatımda da Benzer Sorunlar Var

Prof. Dr. Kılıçeri, "Bu durum yalnızca yazılı anlatımla sınırlı değil, sözlü anlatımda da kendini gösteriyor. Öğrenciler, kısaca bilgi vermeye çalışıyorlar. En fazla 10 kelime kullanarak düşüncelerini ifade etmeye çalışıyorlar. E-posta veya resmi yazışma kurallarından haberdar değiller. Hatta dilekçe yazarken bile sayfanın nasıl kullanılacağı konusunda bilgi sahibi değiller," diyor.

Kılıçeri, üniversite bünyesindeki bu sorunların acilen çözülmesi gerektiğini belirtiyor.

Genel Sorunlar ve Öğretmenlerin Durumu

Diğer bir yandan, sosyal medya kültürünün gençlerin yazma becerilerini olumsuz yönde etkilediğine dair görüşlerin yanı sıra, bu durumun sadece öğrencilerle sınırlı olmadığı ve öğretmenlerin de aynı durumda olduğu dikkat çekiyor. Öğrencilerin yazma becerilerini geliştirmek için liselerde daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurgulayan Kılıçeri, gençlerin dil kullanımlarını incelemek için Bakanlık himayesinde çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyor.

Ahmet Benzer'in Değerlendirmesi

Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Benzer de, 1930'larda yazılan bir kitabın, "üniversite öğrencileri denilen kitlenin dersi yalnızca notlardan ibaret zannettiğini" ifade ettiğini hatırlatarak, bugüne kadar pek bir şeyin değişmediğini belirtiyor. Öğrencilerin aralarındaki iletişimi yeterli görmesine rağmen, kuşak farklarının sorunlarının başında geldiğini söylüyor.

Sonuç ve Öneriler

Z Kuşağı'nın, el yazısını nasıl unuttuğu ve bu durumun gelecekte nelere mal olacağı tartışma konusu olmaya devam ederken, üniversite öğrencilerinin bu konuda bilinçlendirilmesi gerektiği aşikar. Uzun cümle ve resmi yazışma kültürünün yaşatılması, geleceğin dili açısından büyük bir önem taşıyor. Bu nedenle öğretmenlerin, öğrencilerin yazılı ve sözlü ifade becerilerini geliştirmek için yeni ve etkili yöntemler üzerine odaklanması oldukça kritik.