Grafen, olağanüstü özelliklere sahip tek katmanlı karbon atomlarından oluşan bir malzemedir. Hem inanılmaz ince hem de son derece dayanıklı olan bu materyal, elektriksel ve mekanik özellikleriyle beyin arayüzleri için ideal bir çözüm sunuyor.

Grafenin sağlık alanındaki kullanımı, devrim niteliğinde avantajlar sağlayabilir. Geliştirilen bu yenilikçi teknoloji, sağlıklı ve kanserli beyin dokusunu mikrometre seviyesinde hassasiyetle ayırt edebiliyor. Bu önemli klinik başarı, grafen tabanlı beyin bilgisayar arayüzü (BCI) teknolojisinin yalnızca beyin sinyallerini çözümlemekle kalmayıp, aynı zamanda kanser gibi hastalıkların tedavisinde yüksek hassasiyetli cerrahi uygulamalar için güvenilir bir araç haline geldiğini gösteriyor.

Grafen, beyin aktivitelerini çok daha yoğun bir şekilde algılayarak uyarabiliyor, bu da yüksek hassasiyetli ameliyatlar sırasında hastanın hareket, dil veya bilişsel fonksiyonlarını koruma açısından kritik öneme sahip. Ameliyatı gerçekleştiren Dr. David Coope, bu sayede tümör kesimlerinin yüksek hassasiyetle yapılabildiğini belirtiyor.

Araştırma sürecinin ardından Temmuz 2024'te insan denemelerine başlanacağı açıklandı. Bu denemeler kapsamında, 8-10 hasta üzerinde grafenin insan beyniyle doğrudan temasının güvenliği değerlendirilecek. Ayrıca, grafenin beyin fonksiyonlarını çözümlemedeki kabiliyetleri de ortaya konacak.

Grafen tabanlı BCI-Tx platformu, ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden (FDA) Parkinson hastalığı için “çığı açan cihaz” onayı da aldı. Bu platform, grafenin benzersiz özelliklerini kullanarak ultra yüksek çözünürlüklü sinyal kaydı ve uyarlanabilir nöroelektronik terapi sağlıyor. INBRAIN'in bu platformu, Parkinson hastalığının yanı sıra diğer nörolojik bozuklukların tedavisinde de umut vaat ediyor. Platform, sinir ağlarını yeniden dengeleyerek kişiselleştirilmiş tedavi sunarken, yan etkileri en aza indirmeyi hedefliyor.

Grafen tabanlı bu çip sayesinde sağlık alanında çığır açılması bekleniyor. Gelecekte, grafen teknolojisinin daha fazla hastalığın tedavisinde etkinliği artırması ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmesi öngörülüyor. Eğer bu başarılar devam ederse, dünya genelinde birçok hastalık için umut ışığı olacağı aşikar.